Kalkınmanın Anahtarı: Nitelikli Eğitim | by Yusuf Özden Altınkaya | Jul, 2021

by Nitikesh Pattanayak
171 views
A+A-
Reset
Yusuf Özden Altınkaya

Dünya düzenini daha iyiye götürecek bir projem olsaydı cevabım kesinlikle nitelikli eğitim sorununu iyileştirmek olurdu. Toplumsal refahı sağlamanın ve yoksulluğun pençesinden kurtulmanın en etkili yolu nitelikli eğitimin yaygınlaşmasıdır. Sürdürülebilir bir yaşam ve hoşgörü ikliminin oluşması ancak nitelikli eğitimle sağlanır. Pandemi dönemi mevcut eğitim sistemini yeniden sorgulamamızı sağladı. İletişim teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmeler dünyaya bakışımızı o kadar hızlı değiştirdi ki eğitim sistemi de bu evrilmeden kendine düşen payını aldı. İnternetin yaygınlaşmasıyla içinde yaşadığımız bilgi çağında eski değerlerin ve standartların değişmesi göz ardı edemeyeceğimiz bir gerçek. Eğitim sorununun çözümüyle ilgili öneriler geliştirdim. Bunlardan ilki “uluslararası eğitim fonu” adında bir fon kurulmasıdır. Ülkelerin gayrisafi yurtiçi hasıla oranları ölçüsünde belirlenecek bir oran ile fona pay aktarımı yapılacak. Bu fon tarafsızlığını kanıtlamış uluslararası kuruluşlar tarafından eğitim adaletsizliğinin yüksek olduğu bölgelere doğrudan yardım ve yatırım yapılmasını sağlayacak.

Nitelikli eğitim sorununu ele aldım çünkü gelişmekte olan ülkelerde okullaşma oranı yüzde 91ʼe ulaşmış olmasına rağmen, dünya genelinde 51 milyon çocuk hâlâ okula gidemiyor. UNESCO tarfından paylaşılan istatistiklere göre 2000 ile 2012 yılları arasında okula gidemeyen çocukların oranı Sahra Altı Afrika Bölgesiʼnde yüzde 22ʼye, Güney Asyaʼda yüzde 6ʼya kadar düştü. Bu konu hakkında yazılan raporlarda “2030 yılında eğitim imkanı sağlanması gereken 3–15 yaş arası nüfusun yaklaşık 444 milyona ulaşacağı” yazmakta. Eğitim süreçlerine dâhil olması zor olan gruplar arasında kadınlar ve kızların oranı yüksek seviyelerde. Gelişmekte olan ülkelerin üçte biri okullaşmada çocuklar için dengeli bir dağılım sağlayamamış durumda. Batı Asyaʼda ve Afrika Alt Sahra Bölgesi’nde kız çocukları temel eğitimde büyük engellerle karşılaşıyorlar. Bu engeller kızların istihdam şanslarını azaltıyor. Bu soruna geliştirilebilecek çözüm yollarından ilki eğitim fonunun kurulmasıydı ikincisiyse “Eğitim için internet” projesidir. Pandeminin bize getirdiği çevrimiçi öğrenim süreçleri eğitim modellerini temelden değiştiriyor. İnternet için altyapı yetersizliği çeken ülkelere mali destekler verilerek ucuz ve hızlı internet ağının kurulmasıyla da eğitimden uzak olan çocuklar fırsat eşitliğine kavuşacaktır. Yeni toplumsal düzene uyum sağlamak için müfredat değişikliği kaçınılmaz olacaktır. Kapsayıcı bir müfredat değişikliğinde öğrencilerin eleştirel bakış açıları da geliştirmelidir. Çevrimiçi derslerde öğrenciler akran öğrenimiyle birlikte kavrama güçlerini de arttırabilecekler. Aradıkları bilgileri bulmayı, araştırmayı ve bir şeyler üretmeyi öğrenecekler. Yaparak ve yaşayarak öğrenmek için gereken zamanı fiziksel eğitim sırasında ulaşım için harcayacakları zamandan elde edecekler. Eğitim, fiziki kapasitesi kısıtlı binalar yerine sınırsız sanal ortamlarda yapılacaktır. İnternet üzerinden sanal sınıflar oluşturularak öğretmenlere yardımcı olacak uygulamalar da geliştirilecektir. Bilgisayar ağları üzerindeki web tabanlı eğitimde problem çözme sorunları ortadan kalkacak ve daha özgür bir eğitim ortamı oluşturulacaktır. Bunların dışında yaşadığımız bu yeni çağda teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki öğrendiğimiz bilgilerin neredeyse tamamına üniversiteden mezun olduğumuz gün yabancılaşıyoruz. Öğrencilerin yoğunlaşmak istedikleri alanlarda çevrimiçi eğitimler almalarıyla yapılacak işlerin kalitesi artacak böylelikle sektörlerde ihtiyaç duyulan nitelikli insangücüne olan talebe çözüm bulunmuş olacaktır. Çevrimiçi eğitimlerin daha da yaygınlaşmasıyla toplumsal refah sağlanabilir. Nitelikli birey sayısının hızlı bir şekilde artması eğitimsiz olan bireylerin daha hızlı bir şekilde eğitilmesini sağlar. Çevrimiçi eğitimlerin yaygınlaşmasını istememin ve eğitim fonunun kurulmasının gerekli olduğunu düşünmemin sebebi, pandemi sürecinde aldığım çevrimiçi dersler ve destekleyici kurslara katılmam oldu. Anlamadığım konular olduğunda derslerimiz kayıt altına alındığı için kayıttan tekrar izleme özelliği sayesinde pekiştirme yapabilmek gerçekten çok verimli oluyordu. Konuları anlama sürem kısaldığından farklı eğitimler alarak ilgi alanlarım doğrultusunda programlama ve finans alanlarında ilerleme fırsatı yakalayabildim. İnternet sayesinde gerçekleşen online staj programlarına katılarak da deneyim kazanma şansı yakaladım. İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte eğitim alanında fırsatların artacağına inanıyorum.

18. Kalkınma Hedefi olsaydı bunun sosyal yardımlaşma ve dayanışma eylemi olması gerektiğini düşünüyorum. Pandemi sürecinden çok daha önce başlayan gelir dağılımı eşitsizliği salgın döneminde tarihin hiç tanık olmadığı yüksek seviyelere ulaştı. İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto’nun 19. yy’da İngiltere ekonomisinin servet ve gelir dağılımını incelerken, servetin %80 ‘inin, nüfusun %20 ‘sine ait olduğunu fark etmesi sonucunda ortaya çıkan 80/20 kuralı (diğer bir değişle asgari çaba ilkesi aslında her şeyi özetler nitelikte. Oluşan bu bozulma gini* (bir ülkede milli gelirin dağılımının eşit olup olmadığını ölçmeye yarayan bir katsayı) katsayılarında da görülmekte. İyilik paylaştıkça artar çünkü bulaşıcıdır. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma bilincinin kazandırılması çocukluk çağında başlamalıdır.

You may also like

Leave a Reply

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More

-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00
Verified by MonsterInsights